17 Haziran 2012 Pazar

Palomar kumsalda, ben değilim

Italo Calvino'dan Palomar'ı okumaya başladım. İncecik kitap nasılsa diye bir umutla hemen bitireceğimi düşündüm. Her paragrafından sonra en az yarım saat düşündüren kitaplardan çıkması iyi mi kötü mü bilemedim. Çünkü, düşünmek istemediğim konular üzerine de düşünmem gerekiyordu. Kendimle ilgili şeyler, elbette. Sonuçta her şey yanlış olabilir, herkes hatalı olabilir, fakat ben bunlar karşısında hep temiz, hep düzgün kalmalıyım. Saptığım anları, saçmaladığım yerleri, görmek hoşuma gitmiyor. 

Palomar'ın dinlencesinin ikinci kısmında, Palomar'ın kumsalda olduğu kısımda yani, üst kısmı çıplak bir şekilde güneşlenen bir kadın var. Bakışlarının o yöne kaymasıyla kadının rahatsız olup aceleyle örtüneceğini düşünenen Palomar, bununla çıplaklık tabusunu onaylamak istemiyor ve başını çeviriyor. Daha sonra ise bu yaptığıyla aslında yapmak istemediği şeyi tam olarak yaptığını düşünüyor. Oraya bakmayarak o kadının göğüslerinin görülmemesi gerektiğini onaylamış oldu işte. Bu hiç iyi değil. Dönerken bakışını dalgalar ve kadın arasında eşit mesafede olacak şekilde ayarlıyor. Şimdi olmuş olmalı. Kadın rahatsız olmadı, bir tabuya boyun eğilmedi ve o göğüslere diğer her şey kadar önem verildi. Oldu mu? Hayır. Palomar geri dönüp bir daha yürüdü yeni düşüncelerle ve ondan rahatsız olan kadın giyinip söylenerek uzaklaştı. 

Palomar'ın niyeti hep iyiydi anlaşılan, fakat yaptıkları ile doğruyu hiçbir zaman bulamazken gözettiği değerler birbirinden farklıydı. Hep aynı gerekçe ile hareket etse, mesela sadece kadının rahatsız olmaması gerektiğini düşünse sorun çözülebilir miydi? O zaman çıplaklık tabusuna boyun eğdiğini düşünmez ve doğruyu yaptığına inanarak mutlu olabilir miydi? Sanmıyorum. Çünkü Palomar gibi davranıyor, fakat sahildeki yürüyüşümde geri dönüp düzeltemiyorum hiçbir şeyi. Kabullenilmiş ne varsa başkalarını mutsuz etmemek ya da mutlu etmek için onu yapıyorum. Olması gerektiğine inandıklarımda, olmasını istediklerimde, boyun eğmem dediklerimde diretemiyorum. Çay dolduruyorum mesela. Bardaklar boşalmış mı bakıyorum. O sahilde geri dönemiyorum. Sonra o sahile dönmek istemiyorum.

Hiç yorum yok: