2 Temmuz 2010 Cuma

Biterken 1

Yıllarca hepsinden olmasa da ev arkadaşlarımdan şikayet ettim. Çok sevdiğim, ayrıldığıma üzüldüğüm insanlar oldu. Hem arkadaşım hem ev arkadaşım oldular. Bu ikisi her zaman birlikte olmuyor.
Mesela edebiyatçı, felsefeci, dilci ev arkadaşlarım olduğunda şen şakrak bir hayatımız vardı. Odamın balkonunun umumi kullanım alanı olması sebebiyle bir de sanırım ütü masası sebebiyle her sabah birini görerek uyanırdım. Yine de sinirlenmezdim hiç. Sonra hep birlikte kahvaltı ederdik her sabah. Evimiz hep temizdi, mutfakta hep yemek vardı. Mutluluğun anahtarı zaten bunlar. Bir de uzun güzel sohbetlerimiz vardı. Hint müzikleri ile danslarımız vardı.

Burada da en mutlu zamanlarımı bir mühendis, bir genetikçi ve bir doktorla geçirdim. Her akşam ben heyecanla bir şey anlatırken bana "O ne?", "O kim?" diye sorarlardı. Sonra sadece boş boş baktılar. Üşenmeyip her seferinde en baştan anlatırdım. "Farklı dünyaların insanları" kalıbının Türk filmlerinden sonra en somut hali onlardı benim için. Yine evimiz temiz, düzenli idi. Mutfağımız da bol yemekli. Ah ne küçük şeylerle mutlu oluyormuşum.

Sonrasını burayı okuyanlar iyi biliyor. Prenses'i özellikle. Ben de şikayet edip duruyorum. Şimdi diyorlar ki bitti işte artık şikayet etmeyeceksin. Oysa yıllarını böyle geçiren biri için aile yanına dönmek işkence gibi. Bilemezsiniz. Hele ki aynı apartmanda akrabalarınız oturuyorsa bir de üstüne meraklı komşularınız varsa. Yoo, hayır. Bilemezsiniz.

Şimdi masamı, sandalyemi, yatağımı bırakmam lazım. Bir süre arkadaşlarımın evlerinde misafir, bir anlamda sefil olmam lazım. Daha yeni düzenlediğim, temizlediğim bu odamı, dünyamı, tüm hayatımı bırakamıyorum.

Görseniz nasıl düzenli kitaplığım. Kıyamıyorum. Süpürüp silmişim de üstelik her yeri. Dolapta asılı elbiselerim. Hayatımı birkaç valize, kalanını kutulara sığdırıp da yeni bir hayata gidemiyorum.

2 yorum:

seyrüsefer dedi ki...

Gelme seyyarat. Gitme seyyarat. Kim anlatacak bize ordaki otobüs manzaralarını.Probisi binbir macera yaşamadan yiyebileceğine bile sevinemedim bak. Valizler dünyanın en hüzünlü eşyası...

seyyarat dedi ki...

Su yoruma bile oturup aglayabilirim sanirim birkac saat.