15 Haziran 2010 Salı

Yine yanlış vermişim mesajı

Daha önce de örneğini gördüğümüz gibi kadınların ilgisini çekiyorum. Oysa bundan kaçmak için elimden geleni yapıyorum.

İki hafta kadar önce Government Center'da şarkı söyleyen grubu dinlerken hepimiz mavili ve kırmızılı adamlara odaklanmış sırıtıyorduk mesela. Mavili pek güzel gülümsüyordu, kırmızılının ne müthiş sesi vardı. Kıvırcık saçlı kadının şarkı söyleme sırası geldiğinde bana gülümsemesi, bana doğru ilerlemesi ve beni işaret ederek şarkı söylemesi benim suçum değildi. Yüzümdeki donmuş ifadeyle arkadaşlarıma kekeleyerek "Bana mı?" diye soruyordum. Onlar ise "Tabii sana" diyerek hain kahkahalar atıyorlardı.

Otobüste beyaz peynirimi kucağıma almış, ağrıyan başımı cama dayamış boş boş bakıyordum. Baktığım yere oturan kızla göz göze geldik. Gülümseyişine karşılık verdikten sonra başımı çevirdim. Onun bana baktığını hissettiğim için dayanamayıp döndüm. Tekrar birbirimize gülümsedik. Poşettekinin ne olduğunu sordu birden. Beyaz peynir, dedim. Bu cevaptan sonra ne olduğundan tam olarak emin olmadığım bir şekilde inmeden önce kız bana telefon numarasını vermek istedi. Telefonumu kaybettim ben, dedim. Güldü; ben hoşlanmadığını söyleyebilirsin, dedi. Senden hoşlanmamam için bir sebep yok, dedim. Aslında senden ne diye hoşlanayım ben şimdi gibi bir şey demek istiyordum sanırım. Aceleyle bir kağıt çıkarıp, yazıp elime tutuşturdu. Şimdi elimde Lisa'nın numarası öylece oturuyorum.

3 yorum:

a. dedi ki...

Ahaha:D
Kısmet!

Selamon dedi ki...

Merhaba ben Lisa. Uğruna Türkçe öğrenip blogunu bile buldum.

Diye girse şu yazıya, işte o zaman vay babayın demez miydik şurayı okuyan tüm insanlar olarak. Derdik bence. Yalnız sen de Lisa'ya bir şans vereymişin yahu, öylece koyup gitmeyeymişin kızı. Hehe.

seyyarat dedi ki...

Bir de güzel oluyor bu kızlar. İnsan düşünmeden edemiyor tabii.

Lisa gelse bulsa blogu diye düşündüm de şimdi; çok eğlenceli.