25 Mayıs 2010 Salı

Doğal Hayatı Koruyalım Tabii; Ama Böcekler Konusunda Emin Değilim

Piknik demek benim için mangal demektir. Öyle kuru kuru piknik yapmak üzücüdür. Hele bir de hiçbir şey almayalım, sandviç yeter, doğayla baş başa olalım diyenler var ki çok tehlikeli. Hem mangalda et, hadi o olmadı börek çörek yiyemeyeceğim hem de doğayla baş başa kalacağım. Çıldırmış olmalısınız. Ben de seviyorum ağaç altında, su kenarında oturmayı, yayılmayı. Bu ağaç altı su kenarı ne kadar şehre yakın olursa o kadar iyi, böcek sayısı o kadar azalır.

Pazar günü bir piknikte hiçbir şey yapmak zorunda olmayıp da yemeklerden dilediğimde faydalanabileceğim söylenince yabaniliğim açlığımdan ağır bastı ve hayır dedim. Sonra birlikte zaman geçirmek istediğim birinin hatrına gittim. Böcek dendiğinde bile (şu anda bu kelimeyi yazarken dahi kolumda boynumda bir şey geziniyor hissiyle kontrol ediyorum sürekli) kaşınan biri olarak ben böcek görmekten çok hoşlanmıyoum. Bir de öğrendim ki ağaçtan düşen kurtçuklardan da hoşlanmıyorum. Ağaçlarda sürekli düşüp de hiç bitmeyecek kadar kurt nasıl oluyor onu da bir yandan merak ediyorum.

Sevgili arkadaşım ben kaşındıkça bana canlı-ölü ne kadar böcek varsa gösterdi. Su kenarında paçalarımı sıvamışken kurbağa larvalarını gösterdi. Oturduğumuz yerdeki dev örümcek ağını gösterdi. Güzelim köftelerden yemek için uğaşırken ağaçtan düşen kurtçuklar konusunda uyardı durdu. Üç gündür kaşınıyorum. Yıkanmaktan derim aşındı, parçalandı neredeyse.

Kendimle ilgili bir şeyler de keşfettim piknikte. Sadece "doğa keşfi" değildi. Kalabalıktan kaçma konusunda pek iyi olduğumu farkediyorum. Sorsalar geçiştiriyorum:
-Görünmüyorsun pek bu aralar?
-Evet.
-Neden?
-Görünmüyorum pek, evet.
-Neden peki?
-Öyle.

Bir köşede gömülüp kitabımı okurken bana sesini duyurmaya çalışanları umursamıyorum. Ta ki birileri yanıma gelene kadar:
O1:Ben hep kitap okurum, piknikte oyun falan oynamam, çok entelim.
O2: Herkes köfte yerken ben kitap okudum, başarımı buna borçluyum.
Ben: Herkes eğlenirken ben çok sıkıldım. Kitap okuma alışkanlığımı buna borçluyum. Bir de yalnızlığımı.

3 yorum:

Ebru dedi ki...

Hislerime tercüman olmuşsun:) 2 hafta önceydi ida nın mızıklamasıyla kabul edip gittiğim pikniği ayakta geçirdim. Eve girer girmez ida başta olmak üzere tüm kıyafetlerini koridorda çıkartıp makinaya doldurdum. Çantamı boşaltıp kontrol ettim (ettirdim eşime) düşün elimi çantaya daldırıyorum ve böceğe dokunuyorum kafayı yerim kesin.

seyyarat dedi ki...

Ah Ebru sonunda biri beni anladı. Şu anda hala kaşınıyorum acı doluyum. Evde neyse de dışarıda çok fena oluyor. Ben de eve gelince yıkanmaya üşenen ev arkadaşlarımı zorla banyoya soktum. Saçlarına falan girmiştir o kurtçuklar diye korktum.

a. dedi ki...

Kitap okuma diyaloğu şahane:D