3 Aralık 2009 Perşembe

Hız

Mutfağa girdiğimde saatlerce çıkmam. Annem yemekle birlikte sen de pişmezsen güzel olmaz derdi, hadi bu o sebeple olsun.
Mutfağı temizlemek de çok uzun sürer. Buzdolabının içini de sileyim bari... Dolapları düzenleyeyim...
Oda temizlenecekse saatler sürer. Jaluzileri silmeye çalışırım olmazsa çıkarıp yıkamak isterim.
Ev temizlenecekse bir günü alır. Kanepeler koltuklar çekilir, halı silinir, tavandaki pervanemizin (evet hala var) üzeri silinir.
Yemek yerken yalnızsam sorun yok da arkadaşlarım bitirdiğinde ben hala çorba içiyorsam çok üzülüyorum. Başka türlü de yemeği sindiremem ki, tadına da varamam.
Sabah evden çıkmadan en erken bir saat önce uyanmam gerekiyor. Uyanmak dediğim de en erken yarım saatte yapabildiğim bir şey. Son anlarını tekrar tekrar yaşamadan bırakamam.

Bütün bunları bu kadar yavaş yaparken yeni tanıdığım insanları büyük bir hızla kalbimde bir yerlere koymak niye? Ne kim olduğuma bakıyorum ne kim olduklarına. Sonra yerini beğenmeyen oluyor, şikayet eden... En kötüsü de bu. Benden önce onların fark edip benim burada ne işim var demeleri.
Sahi birçoğunuz için ben de soruyorum şimdi, sizin orada ne işiniz var kuzum?

Hiç yorum yok: