9 Eylül 2012 Pazar

Kızlık soyadım, koca soyadımdan önce yazılmak suretiyle

Uzun zamandır görüşmediğim bir arkadaşım evleneceğimi duyunca ne kadar şaşırdığından bahsetti. Kendini evliliğe en uzak gören, evliliğe en uzak görülen bendim aralarında. Garipsenecek kadar rahat, şaşılacak kadar -o zamanlar tabii- idealist, kınanacak kadar feministtim. Evlendiğine göre çok iyi bir adamla tanışmış olmalısın, dedi. Süper bir adamla tanışmıştım ve bunların hepsine katlanmamın tek sebebi o idi. 

İlginç bir şekilde herkes heyecanlı olup olmadığımı soruyor. En güzel günlerin olmalı bunlar, diyorlar. Şikayet ettiğim şeylerin büyük bir kısmının kaynağı bu aslında. Evliliğin törensel yanı bu kadar abartıldığı için gereksiz bir çok masraf yapmak zorundayız. Gelinlik kiralamak için iki aylık maaşım kadar bir parayı vermek zorundayım, çünkü o gün "özel" bir şey giymeliyim. Gelinliğin eteği kabarık olmalı, üstünde bir miktar dantel, mümkünse taşlar ve pullar olmalı. "Gelin başı" denen şeye mahalle arası kuaförlerde bile iki yüz elli lira fiyat konmalı. Kına gecesinde giyeceğim elbiseye bugün yolda rastladığım ihtiyaç içindeki yaşlı adamın aylık kirasından fazla para vermeliyim. Kuruyemişe şunu koyarsak kim bilir ne derler. "Kına başı" denen şeye iki yüz lira diyen kuaförü dövmemeliyim. Kına gecesinde şunu dağıtmalı, nikâh bile yapsak bunu yedirmeliyiz. damatlık böyle olmalı, kravatı şöyle olmalı.

Bütün bunları bir kenara bırakmak istiyorum. Yapabilmemin tek yolu ne derlerse kabul etmek. Kabul edemeyeceklerim ne olacak?
Gelinlikle ile evden ayrılacakken, yani aslında ailem beni evleneceğim kişinin ailesine teslim ederken belime kırmızı bir kuşak bağlamaya çalışacaklar. Bu kırmızı kuşağı bağlarken abim/babam, beni bakire olarak teslim ettikleri için gurur duyacak. Paketi açılmadan veriyoruz demek için beni paketleyip verecekler. Bir adım sonrası kanlı çarşaf görme isteği ve onun da bir adım sonrası töre cinayeti olan bir şeyi ufak, masum bir gelenek gibi görüp kabullenemediğim için, bu aşağılanmayı kaldıramayacağım için bir süredir yaşadığım problemler o gün olabildiğince yoğun olarak karşıma çıkacak. 

Kızlık soyadım, koca soyadımın önünde kalabilir mi lütfen diye dilekçe yazdım. Heyecanlı değilim. Ortada bir masal yok benim için. Gerginim. Her şeyi geride bırakıp sevdiğim adamla aynı evde yaşamaya başlamak tek derdim.

5 yorum:

evli adam dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
A-H dedi ki...

dugun kismi acili ve sancili olsa da, ayni dili konustugun erkegi bulduysan katlanacaksin bunlara caresi yok. emin ol sorgular ve yapmazsan daha cok sorunla karsi karsiya geliyorsun, dugunmus gelinbasiymis takma kafana, yap gec hatta tadini cikar mutlaka ilk basta anlamsiz gelse de o gunler bir daha gelmiyor ani oluyor iste ;)

sevindim senin adina :) mutluluklar her ikinize de ;)

vedide yalınayak dedi ki...

Bu evlilik vesilesiyle dünyada da sonra gideceğimiz yerlerde de memnun olmanızı dilerim :)

bi de: o kırmızı kurdele hakikaten çirkin bişey. gerekiyorsa gelip tezahürat yapalım ;) ya da daha iyisi ben beyaza maviyi yakıştırıyorum deyip mavi bir kurdele bağla kendi kendine. herkes kafasına göre bişey anlayıp bunu düşünürken siz de sıvışırsınız.

alkım doğan dedi ki...

neden en güzel günlerin düğün, kına, vs. olsun ki?
en güzel günler insanın kendini en özgür hissedebildiği günler.
o yüzden asıl bundan sonrası güzel olacak. onu düşünüp gerginliği mümkün olduğunca hafifletmek lazım:)
sevgiler.

Adsız dedi ki...

Yazının altına imzamı atarım.