25 Nisan 2011 Pazartesi

Seyyarat İşte

Bir haftada insan ne her şeyi bilen adamlara alışabiliyor, ne de merakla soru soranlardan ustalıkla kaçabilmeyi öğreniyor.
Henüz müdür dönmediği için, onun odasına yerleşen müdür yardımcısının odasına yerleştim. Koridorun sonunda herkesten uzak olmayı umduğum oda. Ben geldiğimden beri faks makinesi bozulduğu için -ben bozmuş olabilirim- en az üç kişi geliyor faks göndermek için odaya her seferinde. Onlar olmazsa, danışma görevlisi gelip "Sıkılmadın mı? Gelsene yanımıza." diyor. Bazen gidiyorum. Onlar bilgisayarlarına bakıyor, bana bir şeyler soruyorlar. Olabilecek en kısa cevapları veriyor bir bahane bulup çıkıyorum. Ne zaman gitsem birinin çocuğunun, birinin yeğeninin İngilizce ödevi ile dönüyorum. O da gelmezse çalışanlardan herhangi biri gelip günaydın ya da iyi günler diyor. Bazen birileri koridor boyunca yürüyor, kapıdan bana bakıp geri dönüyor. Kapıyı kapatamıyorum. Kapıyı kapatınca gelip "Bizden rahatsız mı oluyorsun?" dedikleri ve kapıyı açık bırakıp gittikleri için nedense ben mahcup oluyorum.

Benden alınan bilgiler kulaktan kulağa aktarılıyor. Kahvaltı yaparken, yemek yerken, çay içerken anlatacak şeyler lazım oluyor sanırım. Birisi hakkında konuşmadıkları zaman uzaylılardan, ünlülerden, sigaradan bahsediyorlar. Uzaylılar konusunda anlaşamadılar, ama her şeyi en çok bilen adam, "var" diyor. Müjde Ar ohooo kaç yaşındaymış ama kaç gösteriyormuş, taş gibiymiş. Sigarayı içmeyen bilemezmiş güzelliğini ve bırakmanın zorluğunu.

İnsan çalışırken hep yeni şeyler öğreniyor, evet. Devlet kurumlarında çok fazla çalışmamak gerektğini, bu durumda diğerlerinin işlerinin de çalışana yıkılacağını bugün biraz üzülerek öğrendim. Sonra "Amaaan, elime mi yapışır." dedim. Diğer odalardan gelen dizi seslerinden sonra ilk kez dinlediğim arabesk şarkıları bastırmak için kulaklık takmayı öğrendim mesela.
Masam, odam böyle şimdilik.

İki odanın arasındaki duvar böyle. Hep onları dinliyorum.
Bunlar da, müdür yardımcısının ezberlememi söylediği yönetmeliğin kendisi tarafından altı çizilerek çalışılmış satırlarından.


8 yorum:

Elif dedi ki...

Seyyarat hayırlı uğurlu olsun yeni işin.. sorulardan sıkılmışsın geri ama burda tam olarak görevin ne merak ettim, hep masabaşı bir işte çalışmayı hayal etmiş biri olarak :)

Ebru dedi ki...

Her işi elime mi yapışacak diye yaparsan çok fena görevin oluyor iyilik yaparken 2 kere düşün yaptığın her iyilik görev halini alıyor.

A-H dedi ki...

hayirli olsun ;)

seyyarat dedi ki...

Elfiya, hem toplam kaliye yönetimine bakıyorum hem de yapacak kimse olmadığı için sosyal hizmet uzmanıymış gibi davranıyorum. Masam var tabii, o güzel. Ama bu kocaman masadan diğer çalışanlar gibi normal bir masaya geçeceğim. O üzücü.

Ebru, öğrenemiyorum ben böyle şeyleri. Yine yaparım, yine yaparım.

A-H, teşekkür ederim. İlk olduğu için henüz heyecanlıyım. :)

Siyah elma dedi ki...

SAYFANIZA ANCAK GELEBİLMİŞ TEMBEL BİR OKUYUCU OLARAK, DEVAMLI ZİYARETÇİLERİNİZDEN OLACAĞIMI DÜŞÜNÜYORUM :)
YENİ İŞİNİZ HAYIRLI OLUR İNŞAALLAH, MURAT'LA EMİNİM İYİ GEÇİNİYORSUNUZDUR ONU SORMİCAM BİLE :)

Adsız dedi ki...

Çook zaman oldu okumayalı. TR'ye mi döndünüz?

seyyarat dedi ki...

Sakar Hafiye, ben insanların gelmesine şaşırıyorum zaten. Hoşgeldiniz.

Kareemof, çok zaman oldu döneli. :) Geri bile dönebilirim o kadar oldu yani.

Nagihan Ayar dedi ki...

benimki de hemen hemen aynı masa, buradakiler de hemen hemen aynı insanlar ve hemen hemen/ neredeyse aynı işi yapıyormuşuz. Benim bir de çaycı sıkıntım var :)