3 Şubat 2011 Perşembe

Çeşitleme

Birkaç kadın birlikte bir iş yapıyorsanız ve bunların arasında evliler varsa, size onların işini yapmanız söylenebilir. Onların vakit ayırmaları gereken kocaları vardır ve sizin kocanız yoktur. Basit. O yüzden, siz o vakti onların işini yapmakla geçirmelisiniz. Çünkü, sizin sevgiliniz, aileniz, arkadaşlarınız varsa da önemsizdir bu. Bir "koca" kadar olamaz hiçbiri.
Bu kadınlardan bir kısmının çocuğu vardır. O zaman işiniz daha zordur. O çocuk hepinizinmiş gibi ve annesi ona baktığı için minnettar olup onun işlerini yapmanız gerekiyormuş gibi davranılabilir size.

O gün otobüse kucağında çocuğuyla binen kadın, önce iki genç kıza gözleriyle ve eliyle kalkmaları için birkaç işaret yaptı. Oturdu ve çantasından akbilini çıkardı. Kaldırdığı kızlara bakındı. Göremeyince biraz başını çevirdi ve çarprazında oturan kıza "Al bunu bas!" dedi. O kadar rahattı ki, akbili verdiği kızın bir saniyeden fazla tereddüdü olmadı bu emir karşısında. Akbili geri alırken teşekkür etmediği gibi, biraz geç kaldığı için memnuniyetsiz bir ifadeyle baktı. Başı dik, çenesi yukarıda etrafına bakındı.

Dün, Beyaz Fırın'ın önündeki masalardan birinde idim. Pasta alan arkadaşımı beklerken yaşlı bir teyze etrafa bakınıyordu. Önce başka bir masanın önüne gidip "Burada biri otuyor mu?" diye sordu. Sonra benim masamın önüne geldi.
-Burada biri var mı?
-Evet, içeride şimdi, gelir birazdan.
Tek başına oturan başka birinin yanına gitti. Aynı soruyu sordu ve ilk masada olduğu gibi teyzeye şöyle bir bakılıp surat asıldı. Sandalyeden çantasını almakta o kadar tereddüt etti ki o adam, bana gidip o çantayı kafasına geçirecek kadar vakit bırakmak için yapmış olduğunu düşündüm. Elindeki pakette içeriden aldığı bir yiyecek vardı. Karşısındaki adamın hakir gören bakışları yüzünden belki, sandalyenin kenarına ilişmiş bir şekilde paketin kenarından çıkarıp yedi her ne ise elindeki. Sonra biz pastamızı yedik ve ben ara sıra teyze orada mı diye bakmak dışında bir şey yapmadım.

Bu durum bana otobüsteki kadın üzerine düşündüklerimi hatırlattı. Buyurganlığına duyduğum kızgınlık şekil değiştirir mi diye bir merakla o kadının her şeyini tek tek değiştirdim kafamda.
Çekikçe ve siyah gözlerini daha yuvarlak ve sonra da renkli yaptım. Uzun, düz saçları da koyu renkliydi. Ve belki en çok kalkık sivri burnu güç veriyordu onun bu tavrının bendeki etkisine. Onu da değiştirdim. Az topuklu ayakkabılarını önce uzun, sivri topuklu yaptım sonra düz. Pantolonunu etek yaptım. Sonra bunlar yetmedi, mesela başına bir örtü koyalım dedim. O örtüyü nasıl örteceği de önemliydi. Onu da sırayla değiştirdim. Sonra, yaptıklarına çeşitli eklemelerde bulundum. Müztehzî bir gülüş gibi. Ya da otobüste göz gezdirip gücünden emin olmadan evvel çocuğunun yüzüne bakması gibi.

Bunların hiçbirinde o kadına kızgınlığım geçmedi. Ama diyemem ki hiç değişmedi.

*Evlilerden ve annelerden gelecek itirazlar için önlem mahiyetinde not: Tecrübe...

Hiç yorum yok: