24 Ocak 2011 Pazartesi

Ölü Helvası

Böylesi bir şaşkınlığı ilk kez dört yıl önce yaşamıştım. Bağlarbaşı'nda iken komşumuz olan Ayşe teyzenin babası ölmüştü. Taziye için benimle gelmeye ikna ettiğim arkadaşımla Ayşe teyzenin evine indik. Bizi alıp üç apartman yukarı götürdü. Giderken ne kadar kira ödediğimizi sordu. 850, dedik. Babasından ona kalan bir ev varmış o sokakta. Şimdiki kiracı 400 ödüyormuş, ama bizim gibi öğrenci bulursa o da en az 800 alırmış.
Eve kadar bu şaşkınlıkla gittik. Salondaki herkesi öpmek zorunda kalışımız, o sırada fark etmemiş olsak da, kalıcı zarar bırakmış olabilir. Oturduğumuz yerden salondaki herkesin konuşmalarını dinleyebiliyorduk. Başka başka yerlerden gelen akrabalar hasret gideriyorlardı. Elimize tutuşturulan tabak ve "Gençler kola sever, onlara kola ver Selma." sesiyle asıl şaşkınlığımız başladı.
-Aman kim helva kavuracak şimdi... Zaten helvayı da kendimize yapıyoruz. Aldım pastaneden iki tepsi baklava, iki tepsi kadayıf, biterse yine alırım.
-Güzel mi tatlı kızlar, sevdiniz mi?
-Helvanın kokusu gitmedi bari bunun tadi gitsin ölüye ayol. (Gülüşmeler.)

Bugün, salona gitmeye cesaret edemedim. Kabanların asıldığı yerin kenarında sessizce beklemeyi tercih ettim.
-Ne iyi oldu geldiğiniz. En son Ayşe'nin düğününde görüşmüştük. Özledim vallahi. Kimse ölmese, evlenmese görüşemeyeceğiz.
-Ay ne zamandır da helva istiyordu canım. Kavuralım da yiyelim. Kokusu ölüye gidiyor, diyorlar. Ay, canı çekmesin sonra. (Kahkahalar.)
-İrmik helvası da yapsana teyze.
-Kızım, limon var mı? Çayıma atacağım da.

Helvanın kokusu ölen kişiye gitmemiştir, endişe etmeyin. Ne kadar kavurursanız kavurun artık.

2 yorum:

A-H dedi ki...

bak canim helva istedi simdi :)
gittikce duygusuzlasiyorum bende, buyuyunce bu teyzeler gibi olacagim sanirim :)

Ebru dedi ki...

Canım kazada ölen 11 işçiyi konuşuyorduk sabah yoksuldurlar çoluk çocuk kalmıştır filan diye anlatırken biri ee kurtulmuşlar zaten yoksullarmış dedi:((
Gittikçe ümitsizliğe kapılıyorum nasıl bir yozlaşmadır bu aklım almıyor.