28 Ağustos 2010 Cumartesi

Işıkları söndürdü, kapıyı kapattı

Tam olarak ne zaman oluyor bilmiyorum. Bunlardan birinde olabilir. Hepsinde birden olabilir. Daha fazlası olabilir. Bilmiyorum.

Marketteki amca, para isteyen kasiyere, yüzünde aynı-espriyi-üç-milyonuncu-kez-yapıyorum-ama-hala-gülüyorum ifadesi ile "Ramazan biliyorsun. Ne ücreti? Sevap işleyin biraz. Hahaha." derken göbeğini hoplatarak güldüğünde.

Annesini bekleyen ve telaşlanan çocuğa gülerek yaklaşıp "Ne oldu? Anneni kaçırırlar diye mi korktun? Annen hem yaşlı hem güzel değil; kimse kaçırmaz." diyen amca ve teyzeye cevaben çocuk, "Annemi kaçırırlarsa yemeği kim yapacak?" diye sorduğunda.

Bir adamdan, iyi bir adamdan bahsedilip de sonra "...ama Ermeni o." denildiğinde, derin bir sessizlik başladığında.

Bir kadından, iyi bir kadından bahsedip iyiliğine şaşırarak "Kürt ama çok iyi hem çok temiz." dediklerinde.

Referandum için tartışanlar birbirlerini asla dinlemeyip, ondan farklı düşünenlere sinirlendiklerinde.

Eve istediğim zaman gidebileceğimi sanırken birden saatime bakıp kalkmak zorunda olduğumu fark ettiğimde.

Dolmuşta yanlarına oturduğum çiftin erkek olanı mesleğiyle hava atarken, -bir tür asker anladığım kadarıyla- kadın olanı da ona "Hayatım, çok etkileyicisin." diyerek kendinden geçtiğinde.

Elinde deste deste parası olduğu halde bozuk vermediğim için beni bedava götürüyormuş gibi davranan dolmuş şoförü, beni dinlemeyip yanlış yerde indirmeye çalıştığında, inmek istemediğimde bana kızdığında.

Sigara dumanından uzaklaşmak için aralarına sığındığım iki kişiden sağımdaki, poposundaki kıl dönmesinden, geçirdiği ameliyattan, iltihaplarından bahsederken, solumdaki de ona sorular sorup kendi ameliyatından örnekler verirken ben ise -ben, burada her durumda anlatacak üç bin tane hikayesi bulunan bir insan anlamında kullanılmıştır- konuyu değiştirecek hiç bir şey bulamayıp ara ara nefesimi tutup sonra derin nefes aldığımda.

Akbilimi tekrar tekrar kaybettiğimde.

Gece eve girerken apartmandakilerin beni görüp yine hakkımda konuşmalarından korktuğumda.

Gecenin bir vakti sütümü içip nasıl da yapacak hiçbir şeyim olmadığımı düşündüğümde.

Hala geri dönme hayalleri kurduğumda.

Hiçbirinin gerçek olmayacağını çok iyi bildiğimde.

Berbat bir hayatım olduğunu fark ediyorum. Sütümden bir yudum daha alıyorum. Ağlayınca başım ağrıyor. Sinüzit ne berbat şey.

2 yorum:

Burçe dedi ki...

kıyaaamam sana ben!

berbat hayat diye bir şey yoktur, bazı zamanlar can sıkıntısı vardır. can sıkıntılama pls. öptüm!

Adsız dedi ki...

berbat hayat diye bir şey vardır. berbat bir hayatı olduğuna kendini inandırmaya çalışan insanlar da vardır. berbatın anlamını değilse de sözlükteki tanımını bilirler. yine de cümle içinde kullanmalarına engel değildir. gerçek anlamını hiç öğrenmemeleri dilenir.