18 Ağustos 2010 Çarşamba

Acı bir gerçekle burun buruna gelmek

Reşat Nuri Güntekin de seksistmiş.

"Anadolu'yu gezenlerin kahvelerden şikayet etmesi adet olmuştur:
Bir kasabada on iki dükkan varsa, bundan mutlaka dördü, beşi kahvedir. Memlekette ne kadar tembel, işsiz, serseri varsa buralara dolar... Pislik burada, kumar burada, kavga, dedikodu, hasılı, ne kadar istemediğiniz şey varsa buradadır... Memleketin ilerlemesine engel olan bu miskin yurtlarına ne zaman paydos diyeceğiz?

... Güzel amma burasını kapatırsan biz bu kadar kişi bu saatte nereye gideceğiz? Ben neyse ne... Bugün varsa yarın yok. Fakat ötekiler ne yapacaklar? Şu, neredeyse sobanın içine girecek başı, boynu sarılı ihtiyarın acaba evde ateşi var mı? Bekleyeni var mı? Karısının bu zamana kadar yaşamış olması şüpheli. Fakat sağsa bile her halde çekilmez bir acuze olmuştur, yahut da kötürüm filandır. Buraya evdeki çoluk çocuk kavgasından yahut neşesinden kaçmadığını, o gürültüden sonra bu tavla zarı şakırtılarını bir İspanyol dansözünün kantanyetlerini dinler gibi zevkle dinlemediğini ne biliyoruz? İhtiyar uykuları ne kadar kısaysa geceler o kadar uzun.  İçinde artık bulunmayan sıcak ve rahat köşeyi arar gibi durmadan döndüğü, kıpırdandığı yatağa şimdiden girerse sabahı nasıl bekliyecek?

..."Niye kitap okumuyorlar?" demek "Niye piyano çalmıyorlar?" demek gibi bir şeydir. Kafayı kitap okumağa alıştırmak, parmakları piyano çalmağa alıştırmaktan kolay değildir. Ona göre yetişmek, hazırlanmak lazım gelirdi. Bu ta çocukluktan başlamış uzun itiyatlar ve egzersizler neticesidir. Ekseri zekalar işlemek için mütemadiyen dürtüşlenmeğe muhtaçtır; bu ise ancak konuşmalar, münakaşalar, şakalarla olur. Hatta o heyecanlar, ağız dalaşları içinde oynanan kağıt, tavla oyunlarına da pek hor bakmamak lazımdır.

... Eski zaman erkekleri, kahvede birbirleriyle dertleşeek yahut çatışacak yerde bayanlar, analar, büyük analar, süt ahret vesaire anaları arasında melekane ile sohbetleriyle gecelerini geçirseydiler zihnen daha mı çok açılacaklardı? Meşhur bir fıkrada denildiği gibi insan varsın biraz dedici koducu, terbiyesiz olsun da aptal olmasın."

*Bunlar ilk kitabından Anadolu Notları'nın. İkincisinde tekrar bir kahve bahsi açılıyor ve Reşat Nuri Güntekin, kahveyi, yani kahvehaneyi, oranın sıcaklığını sosyetenin toplantılarına tercih ettiğini anlatıyor.  Yine de konumuz bu değil.

**Kitaba dair tafsilat için buraya bakabilirsiniz.

Hiç yorum yok: