20 Temmuz 2010 Salı

Benim için üzülme

Bir yağmur yağıyor bir güneş açıyor. Ben giderken, bu şehri hep olduğu gibi hatırlayayım diye bence tüm bunlar oluyor.

Ben ise oturup kalkıp bir kelime yazıyorum. Bir cümle oluyor, sonra siliyorum. Kendimi işte böyle hatırlayacağım. Salonun bir köşesindeki dağınık eşyalarıma bakıyorum. Ben işte hep buydum, diyorum.

Birden karşıma biri çıkıyor beklemediğim bir şekilde. Kütüphane ile ağaçlı serin bahçe arasında konuşuyoruz. Bana öyle şeyler söylüyor ki hiçbir şey değişmiyor. Değişmeye hiç bu kadar yaklaşmamıştı ama, diyorum. Sonra, bir başkası geliyor. Düşünüyor, dertleniyor. Hatta üzülüyor benim için. Sırf halime değil. Benden ayrılacağı için. Sonra başkaları. Sonra başka şeyler.

O, benim için üzülmediğini söylüyor. Böyle arkadaşlarım varken, benim için üzülmesine gerek yokmuş. Haklı galiba.

Hiç yorum yok: