29 Haziran 2010 Salı

Hottentot Egolarımız

Hepimizin en büyük derdi kendimiziz. Kabul edelim. Şimdi ben kendimden örnekler vereyim ki siz yapmadığınızı zannedin. Ben böyle değilim, deyin. Seyyarat'a bak ne uyuzmuş, ne kaprisliymiş, hem çocuk gibiymiş, deyin. Birbirinize gösterin beni. Böyle olmadığınız için sevinin. Kutlamalar yapılsın.

Mutfak dolaplarındakilerin yerleri değişince kızıyorum. Sanıyorum ki bir kısmı benim oluşturduğum düzenin bozulmasından.

Odamın kapısına vurulmadan içeri girilince deliriyorum. Çünkü orası benim odam, sınırlarım ihlal ediliyor.

Sevdiğim insanlar benim onları sevdiğim gibi sevmiyorlarsa beni, üzülüyorum. Beni sevmediklerini düşünüyorum. Sevgi ancak benim istediğim gibi gösterilmelidir.

Kendimden başka örnek bulamadım; ama durun bakalım neler var. Mesela, bu yazıyı okumadınız diye sinirlenseydim, okuyup da beğenmediniz diye çemkirseydim, beni takip etmeyenleri suçlasaydım, takip edip de bırakanları ise yerin dibine soksaydım güzel bir örnek olmaz mıydı? Bence olurdu.
Hem belki siz öyle hakaretler ederdim ki beni takip etmiyorsunuz diye... Buna da hakkım olurdu üstelik. Kimse beni göz ardı etme hakkına sahip değil çünkü.

İşte şimdi bunları hiç yapmadığınız için sevinebilirsiniz. Hiçbirinizin mabadı hottentot denecek kıvamda değil çünkü. Tabii.
Her şeyi gösterme adetine katkıda bulunarak...

Hiç yorum yok: