16 Şubat 2010 Salı

Üçüncü Sayfa

Üniversiteye yeni başladığım yıldı. Ders arasında bir sebepten yurda gelmiş geri dönerken minibüs bekliyordum. Bir adam kucağında bir erkek çocuğu ve bir karton üzerine yazılmış yazılarla kaldırımdan yürüyordu. Kartonda depremde oğlu hariç ailesinden herkesi kaybettiğine dair bir şey yazıyordu. Başka şehre gitmiş, sonra geri gelmiş.
Cebimde minibüs parası dışında tek bir para vardı. O parayı vermeyi düşündüm. Sonra başka param kalmayacağını düşündüm. Olsun kalmasın dedim, vereyim onlara. Peki dedim eve gidene kadar hafta sonu ne yapacağım. Sonra idare etme yolları buldum kendime. Ben bunları düşünürken o adam çoktan karşıya geçmiş uzaklaşmaya başlamıştı. Gitsem mi yanına diye hala düşürken de minibüs geldi, okula gittim.
Eve gittiğimde evdeki farklı iki gazetede geçmiş haftanın haberlerini karşılaştırma gibi bir huyum vardı. Yine açmış bakıyordum ki gazetelerin birinin üçüncü sayfasında o adamı ve oğlunu gördüm. Benim onları gördüğüm günün ertesi günü adam açlıktan ölmüş, oğlu da başında ağlarken bulunmuş.

Dünyanın bütün açları benim yüzümden ölmüş gibi ağlamaya başladım. Ailem o kadar korkmuştu ki niye olduğunu anlamadıkları bir biçimde gazetelerin başında ağlayıp dövünmeme seyirci kaldıktan sonra bir süre müdahale ettirdiler duruma. Kendime geldiğim her an olmak üzere günlerce ağladım sanırım buna.
Şimdi hala o his var içimde. Dünyanın bütün açları benim yüzümden ölüyor. Ben ise umarsızca hayatıma devam ediyorum. Üzülüyorum, kızıyorum, düşünüyorum. Geçiyor sonra. Her şey gibi bunlar da geçiyor.

7 yorum:

Ebru dedi ki...

Ne kadar zor bir anı. Taşıması,unutması sorumluluğu. Kaan vardı lösemi hastası kan bulurduk her hafta ailesiyle görüşür destek olurduk. Onun gibi lösemi hastası begümün evine gitmiştim eve girerken telefon çaldı kaanı kaybettik dedi begümün annesi. Hala çocuk ve ölümü bir arada düşünemem, hala begümlerden çıkıp kaanlara gitsem ölmezdi belki derim:(((

bizatihi dedi ki...

"Versem mi- vermesem mi" insanın bu soruyla yaşadığı gel-gitler çok olur. Yıllar önce, çok çok benzer bir durum geldi başıma. Ben uzaklaşan kadının peşinden koşmuştum, o gün ciddi bir kaza tehlikesi geçirdik. Atlattıktan sonra kadının "Allah kazadan beladan korusun cümlesi" yankılanmıştı zihnimde uzun bir süre.

Maddi bölüşümlere baktığımızda dünya üzerinde çok ciddi bir tutarsızlık var. Bunu düşünmemize sebep bir olay yaşadıktan sonra bir süre çok üzülüyoruz, dediğiniz gibi geçiyor sonra.. Elimizden gelecek bir şeyler olmalı muhakkak, diye düşünürüm hep.

seyyarat dedi ki...

Ebru, zor taşımak evet sürekli de tazeliyor kendini.

Bizatihi, ben bu olaydan sonra bir kez merdivenden düştüm, bir kez araba ayağımın üstünden geçti. Alamadım duasını tabi kimsenin.

Eleştirel Günlük dedi ki...

Bir oyku sandim okurken. Gercek olmasi korkunc bir sey...

seyyarat dedi ki...

Biliyorum gercek olmasi korkunc bir sey.

kibrit kutusu dedi ki...

çok dokundu... hakikaten...

Adsız dedi ki...

senin yapabileceğin bir şey yokmuş. üzme kendini bu kadar.