16 Şubat 2010 Salı

Canım İstedi

Gece yarısına doğru canı bir şeyler yemek istemiş. Ne olduğundan emin değilmiş. 24 saat açık bir market olması ne güzel demiş. Canımızın ne istediğini bilmesek de gider bir şeyler alırız.
 Markette iki yıldır sokakta akşamları gördüğü kadını görmüş. Galiba Vietnamlıymış kadın. Üzerinde hep aynı kumaşları birbirine dikerek yaptığı kıyafetler, soğuk akşamlarda yine aynı şekilde yapılmış bir şal, yırtık çoraplar ve erkek ayakkabıları varmış. Kışın dondurucu soğuk akşamlarında bile aynı kıyafetlerle o kadın oralardaymış. Şimdi ise bir reyonun karşısında ayakta uyuyor, sallanıp düşmek üzereyken uyanıyormuş.
Gitmiş yanına kadının bir süre onu seyrettikten sonra selam vermiş, tam bir şeye ihtiyacı olup olmadığını soracakmış, bir sürü cümle varmış kafasında. Kadın uyanıp onu görüp kendisinden rahatsız olduğunu sanmış, başka bir reyona gitmiş. O da peşinden gitmiş. Kadının İngilizce bilmediğini anlayınca cebinden para çıkarmış uzatmış ve söylemek istediklerini hareketlerle anlatmaya çalışmış. Kadın ya anlamamış onu ya anlasa da bu davraış hoşuna gitmemiş ve ona kızmış, önceden durduğu reyona gitmiş. O da etrafta dolanıp kadını izlemiş biraz daha. Uyuyormuş yine ayakta, sallanarak.

Hiçbir şey almadan çıkmış. Şimdiye kadar yediği her şeyden de bundan sonra yiyeceklerinden de utanmış. Akıttığı gözyaşlarını da riyakar bulmuş, onlardan da utanmış.

Bana anlattı ama bir daha anlatamazmış. Çok utanırmış.

3 yorum:

Elmoş dedi ki...

Benzer hisler uyandıran bir hikayemi yazmıştım şimdi buraya, sonra sildim. Haberin olsun.

seyyarat dedi ki...

Silmeseydin keşke. Çünkü ben o hislerim hala devam ettiği için başka bir olayı yazacağım birazdan.

ramazan dedi ki...

Ağlamanın neresi utanılacakmış ki.