30 Ocak 2010 Cumartesi

Komünizm, "Türk erkeği" falan filan

Soğuk havadan, esen rüzgardan (fırtına dersek daha doğru olacak) korunmak için girdiğim aralıkta, otobüsü ikinci kez kaçırdıktan sonra üzerime çöken o boşvermişlikle dönüp dükkanın içine bakmaya başladım. Matruşkalar, porselen inekler o kadar güzel görünüyordu ki hemen içeri girdim.

Fiyatları gördükten sonra üzerime çöken hüznü dağıtmak istemiş olacak ki dükkan sahibesi hareketli bir şarkıyı dinletti bana. O sırada zaten abüm kapaklarını incelediğimden acaba hangisinin şarkısı diye tahminde bulunmaya çalışmak gibi oyunlar geliştirdim. Sonra içimdeki otobüs durağında yanındakiyle konuşan teyze dışarı çıktı ve dükkan sahibesinin yanına gidip -hatırlamıyorum hangi cümle ile- konuşmaya başladım.

Sanırım bana ne çalıştığımı sorması üzerine dindar olmadığını ve neden dindar olmadığını anlatmaya başladı. Komünizmden uzun uzun konuştuk. Şöyle demeliyim sanırım o konuştu ben de sürekli sorular sordum. Kiliselerin, sinagogların kapatılmasından, inananlara işkenceler yapılmasından, ülkeyi terkeden bilim adamlarından bahsetti. Ne kadar fakir olduklarından, herkes eşit derecede fakir olsa da çok zor olduğundan, Moskova'da yaşamanın zorluğundan, eskiden herkes altı yedi çocuk yaparken şimdi kız kardeşinin bir çocuğu olması ve onun yalnız olmasının ne kadar hüzün verici olduğundan, eşinden ayrıldığından fakat bunun için mutlu olduğundan çünkü hayatın evlilik olmadan daha güzel olduğundan...

Gözleri dolmuştu ki durup birden bana bekar olup olmadığımı sordu. Aldığı cevaba çok sevinmişti çünkü birkaç Türk müşterisi vardı ve bazıları bekardı. Benim numaramı onları benimle tanıştırmak üzere çeşitli ayarlamalar yapmak için istedi. Kibarlığımı koruyarak hayır demem üzerine yapma dedi, Türk erkeklerinden daha iyi ne olabilir ki? Gerçekten böyle düşünüyordu. İlk kez bir Rus'la bu konuyu konuşabilirdim. Gerçekten neden diye sorabilirdim. Bu şansı kaçırmadım tabi. Sorun şuydu ki cevabı o da bilmiyordu. Bildiği tek şey etrafından duydukları idi. Tanıdığı bütün Rus kadınlar Türk erkeklerinden bahsediyordu, bir bildikleri olmalı idi. "Kız kardeşim mesela" dedi, "bir Türk erkeğine aşık olmuştu." Hala ondan bahsediyormuş. İşin aslı o aşık olduğu adamla konuşmamış bile. Bir komşuları varmış, o da bir Türk'e aşıkmış. İşçiymiş orada, sonra birlikte Türkiye'ye kaçmışlar, birkaç yıl sonra kadın geri dönmüş duyduğuna göre.

Böylece anlamış oldum ki bir hikaye daha böyle böyle kimse neden olduğunu bilmeden uyduruluyordu. Kim bilir kaç Rus kızı buna inanmıştı. Yazıktı.

1 yorum:

a. dedi ki...

türk erkeği konusunda haklılar da türk kızları da anlasa keşke.