5 Ocak 2010 Salı

Hep kaçıyorlar benden

Geçen gün arkadaşlarımla buluşmak üzere otobüse bindiğimde üzerimdeki karlarla uğraşmayı bitirdiğimde iki temiz yüzlü, kumaş pantolonlu, gömlek üzerine süveter giymiş genç adam gördüm. Onların bir kez başlarını kaldırıp gelen kim diye baktıktan sonra gözlerini otobüsün içinde botlarımızdan, ayakkabılarımızdan karların erimesiyle akan sulara çevirmeleri ve bir daha kaldırmamaları üzerine ben de onları seyretmeye başladım. Birbirleriyle hiç konuşmuyorlar sadece yere bakıyorlardı. İneceğim durağa yaklaşırken hazırlanmaya başlayınca yaşı daha büyük olanı bana üzerinde "Call now, ask for The Book of Mormon Another Testament of Jesus Christ" yazan bir kart verdi. Ben de hemen bende bir tane olduğunu söyledim. Gözleri parlayan gençler ayrıntıları merak ettiler. Nasıl bulduğumu, yardıma ihtiyacım olup olmadığını, toplantılara katılmak isteyip istemediğimi sordular. Ben ise onların sorularını umursamayıp heyecanla "Biliyor musunuz bu kadar zamandır buradayım ve ilk defa Mormon tanıyorum. Çok ilginç değil mi? Hiç Mormon tanımadım. Benim adım bu, sizinki ne? Burada mı yaşıyorsunuz? Nerede toplantılarınız? Sizin çoğunlukta olduğunuz toplantılar mı bunlar?..."
Bu temiz yüzlü iki genç birbirlerine bakıp hiçbir şey söylemeden yürümeye başladılar. Çok kaba değil mi? Tabi ki peşlerinden gittim. Asıl sebebim yolumuzun aynı olmasıydı ve bunu onlara hemen söyledim. Kader dedim. Daha hızlı yürümeye başladılar. Postacı çantalarına da sıkıca sarıldılar üstelik ben "Yanınızda da taşıyor musunuz kitaplardan? Ya kartı alır ama atarlarsa okumadan? Bence yanınızda da taşımalısınız. Çantanızda var mı?" deyince. Köşeyi döndükten sonra bir anda gözden kayboldular. Çok kırıldım.

2 yorum:

Taha Dur dedi ki...

Yabancilari istemiyolar mi nedir?

seyyarat dedi ki...

İstemeleri gerekiyor aslında. Beni fazla samimi bulmuş olabilirler. :)