26 Ocak 2010 Salı

Ebru da yaparım dırdır da ederim

Hiçbir zaman sanatla ortaya bir şey çıkaracak türden bir ilişkim olmadı. Sanatın sanat için olduğunu savunanlara uzaktan bakmakla, toplum için diyenlere ise bu iyiymiş, bu değilmiş gibi avam yorumlar yapmakla yetindim. Hatta şimdi şöyle bir düşündüm de bağlama ve ud çalan dayım ile bir ara tiyatro-sinema ne bulsa oyunculuk namına denemeye çalışmış diğer dayım dışında ailede bu mevzularla ilgilenen kimseyi bulamadım. Hayat damarlarından biri kopmuş bir aileyiz biz.

Bu asla yeteneksiz olduğumuz anlamına gelmemeli bence. Babamın evde sürekli söylediği şarkılardan türkülerden, annemin mutfakta olduğu kadar Erzurum yöresine ait bütün oyunlardaki başarısından (babam da hançer barı yapıyor) hareketle bile bunu söyleyebilirim. Pek sevgili ağabeylerim maalesef nasiplenemese de bunlardan ben payımı almışım. Potansiyel olarak barındırdığıma inandığım birçok yeteneğim var. Ömrüm boyunca da öyle kalabilirler sanıyorum ve bunu bilmek bana yetiyor.

Ebru, ev arkadaşlarımdan birinin ilahi tezahürler taşıdığına emin olduğu (sadece ebrunun) ve mümkün olan her fırsatta bundan bahsettiği "sanat" dalı. Bana göre ebru açıkçası bu kadar baş köşede değil. Hatta bu konuda her seferinde sessiz kaldığıma ve kaçtığıma bakılırsa çok çok daha farklı bir yerde. Emin olamıyorum çünkü ebru severlerin aşırı ebru övgüsüne karşı geliştirdiğim bir duygu da olabilir bu ve ya gerçekten çok da mühim görmüyor da olabilirim suya boya atmayı.Bu sebeple sanırım bana ebru hediye eden arkadaşıma bir müddet boş boş bakıp beğenip beğenmediğimi sorduğunda "Sen bunu çerçeveletmek için uğraşma bence götür madem seviyorsun senin olsun, bana başka hediye alırsın" dedim.


Bir haftadır ev arkadaşlarım akşamları mutfakta ebru yaparken de odada oturmayı tercih ediyor, arada yanlarından gelip geçiyor ve geçtiğim sırada uzun süredir ebru yapan arkadaşın anlattıklarını dinliyordum. Tabi bunları daha önce birkaç kez dinlediğim için o parçaları birleştiriyor, her seferinde bütün hikayeyi tekrar tekrar anıyordum. Bu akşam kullandıkları renkleri görünce ben de yapayım dedim. Başıma geçip bütün ebru hikayelerine baştan başlamayı planlayan arkadaşımı susturdum. Kendi istediğim gibi bir şeyler yapmak istediğimi söyleyip karışmamasını rica ettim. İçinde "ebru" ve "hüsn" geçen, bolca "ama olmaz ki" içeren cümlelerini duymadım. Bir ebru için ellerim boyanmasın diye fırçaları ona sıktırdım. Sonra da ilk ebrumu yaptım ve sanırım gelgit ebru üzerine kuş yuvası yapmışım. Arkadaşımın evde olmayıp bana karışamayacağı vakitlerde yapmayı planladığım birkaç şey var. İlk yaptığım ebru karşınızda. Bence büyütmeye çok da gerek yok.
Not: Bu ebruya dair gelen yorumlardan biri bunu benim yaptığımı bilinmese de bir kadının elinden çıktığının anlaşılabileceğine dairdi. Sebep: kaos.



4 yorum:

Elmoş dedi ki...

Bedavacı bir sanat olduğundan tam Türk işi geliyor bana da. Kolayca estetik.

Tolga dedi ki...

bence burdan graffitiye gecsen $ahane olur. asil kutsiyet graffitide bi kerem :)

seyyarat dedi ki...

Elmoş onu söylediğimde kıyametler kopuyor. Suya boya atıyoruz işte. İşin içinde hele çiçek de yoksa yapılan başka bir şey değil. Ben kurabiye yaparken kimse bunun sanat olduğunu düşünmüyor o emeğime karşın ona üzülüyorum ben.

Togliatti o konuda katılıyorum sana hastasıyım hatta da elimden tutanım yok.

a. dedi ki...

Senin becerikli olduğunu, yetenekli olduğunu zaten biliyorum da ilk ebrunu bu kadar güzel yapacağını düşünemezdim. Çok iyi.