24 Aralık 2009 Perşembe

Tembellik bir ömür boyu

Kuzenlerimden bir tanesi benim ne zaman olduğunu hatırlayamadığım bir tarihten itibaren hayatımda. Onlarda kaldığım zamanlarda halamın ona dualar öğrettiğini, gece yatmadan önce kuzenimin ezberlediği dualarını okuduğunu hatırlıyorum. Kıskançlıkla eve gidip bana niçin dua öğretmediklerini sormuştum. Sonra da halam ve kuzenim çalışırken onları dinleyip duaları ezberlemeye başlamıştım istemeden de olsa. Bir aile toplantısında halam bakın kızım neler biliyor gösterisinde bulunurken birisi benim de bilip bilmediğimi sormuş, annem de bana öğretmediklerini söylemişti. Hemen oradan fırlayıp ben de biliyorum duaları diyerek duaları okumuş "Çok zeki kız maşallah, bak kimse de öğretmemiş üstelik" cümleleriyle ben takdire kavuşmuştum, annemler ise yergiye kavuşmuştu. 

İlk okulda üçüncü sınıfta iken kalkmış, öğle vakti okula gidiyor olmanın rahatlığıyla kahvaltı etmiş, televizyon seyretmiş önlüğümü giymiştim. Hazırlanınca ders programını aradım kitaplarımı defterlerimi alayım yanıma diye. Çantamda olduğunu hatırladım. Tek sorun çantamı bulamıyor olmamızdı. Annem "Kızım sen ödevlerini yaptıktan sonra nereye koydun çantanı?" dedi. Sıkıntıyla etrafıma bakıp "Ödev yapmadım ki" dedim gitgide sönen bir sesle. Sadece kitap okudum. Anladık ki ben çantamı bir önceki gün okulda unutmuştum. Görev abimindi dersten önce gidip çantamı alıp beni kurtardı. 

Beşinci sınıfta iken bir bilgi yarışmasına katılacakları belirlemek için okulda sınav yapıldı. Ben birinci oldum. Sınıf arkadaşım olan annesi babası öğretmen, her kompozisyonuna "dedeme sordum" diye başlayan buna rağmen aferin denilen, sürekli ayakkabılarıma basan, ara sıra kazara yumruk attığım F.A. ise beşinci olmuştu. Müdür tekrar sınav yapalım dedi. Bu kez soruları onun babası hazırladı. İkinci sınavda da birinci oldum, F.A. üçüncü oldu. Bilgi yarışmasına katılan dört kişi arasında ben yoktum. (Sonuncu oldular tabi ki)

Bahsi geçen kuzenim dahil herkes sınavlara hazırlanıyordu. Dershane dışında bir de bir grupla birlikte ek ders alan kuzenimin dersine gittim bir gün. Sorulara onlardan önce cevap veriyorum diye çıkmamı istediler. 

Orta okulda bir matematik sınavında en son hatırladığım üçüncü soruyu yapıyor olduğumdu. Gözümü açtığımda sınav kağıtları toplanıyordu can havliyle üçü bitirip dördüncü sorunun da yarısını yaptım. 

Lisede iken ders kitaplarımın bir ay kadar arkadaşımın evinde kaldığı bir zaman oldu. Bende olduğu vakitlerde de yine arada bir okulda unutuyor arada bir gittiğim yerlerde bırakıyordum onları, bazen çantamı. 

Üniversitede ilk dersim Arapça idi. Harekesiz metinlerden okutup ne durumda olduğumuzu anlamaya çalışan hocamız bana sürekli daha ileri sayfa numaraları söyledi. Hepsini okudum. Sonra "Adın neydi senin?" dedi, söyledim. "Hangi okuldandın sen?" dedi, onu da söyledim. "Hmmm" dedi eli çenesinde. Dönüp "niye böyle yaptı ki?" diye sordum garip garip baktılar bana.

Bir sonraki yıl aynı hoca herkese ödev verirken beni atlayınca "Hocam ben? Ben? Beni atladınız hocam!" diye çığırdım sınıfta. "Sana ödev vermeme gerek yok. Bir daha da sınıfta öyle yapma" dediğinde hala ne olduğunu anlayamamıştım. 

Sınıf arkadaşlarım sadece benimle yaşadıktan sonra tembelliğime inanabildi. Ailem elimde hep kitap gördüğü için hala ders çalıştığımı düşünür. Ev arkadaşlarım ne okuduğuma bakar her seferinde "Ne zaman çalışıyorsun sen?" diye sorarlar. Cevap veremem.

Bütün bunları birisi bugün tembelliğinin başlangıcını anlatınca yazayım diye düşündüm. Tembelliğime bir başlangıç tarihi koyamadım. Hep istemeden oldu. Hep sürüklendim sanırım. Hep verildi. Hep bahşedildi. 

Tembelliğim bir son tarihi koymak istedim. Bitsin dedim. İleride şu günden beri de tembel değilim diyeyim istedim, başı olmayanın sonu nasıl olsun dedim, sustum. 


6 yorum:

Kağıttan Gemiler dedi ki...

Bu temebelliğin adı zekilik olsa gerek. :)) Siz söylememişsiniz ama ben dillendireyim istedim.
Selamlar

seyyarat dedi ki...

Asıl mesaj gerçekten tembelliğimdi. Benden olan o en azından zekiysem de isteyerek olmadı :) Üstelik tembellik onu köreltiyor gördüm.

ramazan dedi ki...

ironi güzel olmuş.

Kağıttan Gemiler dedi ki...

Benim kızım da tembellik yapıyor ve bundan oldukça zevk alıyor. Yaşıtlarana göre de fazlaca kitap okuyor.
Aslında annenize sormak lazım bu durumda neler yaptı diye? Ben bazen çaresiz kalıyorum da.

B. dedi ki...

ben lisesonda baska bi sehire tasinmistim ailemsiz. gittim dersaneye kaydolmaya. tam da ogun deneme sinavi varmis. e sen de gir madem dediler. girdim. sonuclar belli olunca gel kayda dediler gittim. birinci olmussun seni alamayiz. varolan iyi derece ogrencilerin moralini bozarsin dediler :)

sevgili esim bana hala ara ara "bi insan senin kadar ders calismayi sevmez de nasi doktora yapar anlamiyorum" der. ben anlasam cevap vericem ama...

olur da tembelligine son verecek bi yontem bulursan bana da haber ver. ben cok denedim, olmuyor.

seyyarat dedi ki...

Ramazan Bey teşekkür ederim.

Sevgili Kağıttan Gemiler annem benden evvel iki erkek çocuğuna annelik yaptığı için kendi haline bırakma gibi yöntemi can-ı gönülden benimsemişti.Tabi ÖSS sonrası yaklaşık iki yıl "çalışsan, bir kere oturup ders çalışsan böyle olmazdı" demeyi de ihmal etmedi.

B, senin o hocayla çalışmama gibi bir şansın olmaması çok yardımcı olmuştur. :)