2 Kasım 2009 Pazartesi

Su

Yorgunduk. Bir kavgadan çıkıp gelmiştik ve yaralıydık hafiften. Birbirimize dönüp bakmıyorduk bile. Ben önden girmiştim kapıyı açıp, o tereddüt etti bir süre. Geldi kendine bir yer aradı odada ve tam da beklediğim yere oturdu. Onu daha önce başka kavgalarda gördüğümde düşünmüştüm, evime misafir olduğunu hayal etmiştim. Tam da onu her seferinde hayal ettiğim ve kavgadan çıkıp susuz olacağını düşündüğüm için su ikram ettiğim yerde oturdu. Gülümsedim ve su isteyip istemediğini sordum. Şaşırdı. Ne yani ona su vermeyeceğimi mi düşünmüştü? Gittim kocaman cam bir bardakta su getirdim eline verdim. Önce bana sonra suya baktı bir süre. Ağzına doğru götürür gibi oldu, tamam dedim içiyor, ama indirdi tekrar kolunu. Misafirsizlikten üzeri toz kaplanmış sehpaya baktı ve bardağı üzerine bıraktı. Bakışları odayı şöyle bir dolaştıktan sonra bana geldi. Olabilecek en şaşkın halimle baktım ben de ona ve suya. Soramadım susayıp susamadığını, evde başka hiçbir şey olmadığını da söyleyemedim. Kalktı oturduğu koltuktan ve gıcırdadığını fark etti yüzündeki ifade utançla küçümseme arasında gidip geliyor ve ben bunlara anlam vermeye çalışıyordum. Kapıya doğru yürüdü. Hemen yanında bir ayna vardı, çevirse başını yarasını görecekti ve hatırlayacaktı bir kavgadan çıkıp gelmiştik biz, yaralıydık. Bakmadı, doğruca kapıya gitti, dönüp veda bile etmedi. Onun kalktığı yere oturdum ve alıp suyu içtim. Kalkıp aynaya bakmadım ama elimdeki kırmızı sıcak kandan anladım yaram tekrar açıldı. Yorgundum, bir kavgadan yeni çıkmıştım. Bıraktım yaramı kanasın.

1 yorum:

Betul dedi ki...

hmm... hic tanismamis olsaydim uzulmeyecegim insanlarin keske tanismamis olsaydik dedirten davranislarina kirilmamayi ogrendim ben zamanla. tavsiye ederim...

ama diger turluyse ona bir cozumum yok henuz. bulursan bana da soyle.