25 Ekim 2009 Pazar

Jaluzi

Yağmuru dinliyorum. Sadece dinliyorum. Bazen usul usul yağıyor sonra hızlanıyor. Küçük damlaların camdan yavaşça süzülüşünü düşünüyorum. Büyük damlalar hızla çarpıyor cama. Sadece dinliyorum. Cesaret edemiyorum jaluziyi kaldırıp bakmaya hatta aralamaya. Buğulanmış camı düşünüyorum, kimin ismini yazacağımı üstüne. Belki de bir resim çizmeliyim. İlkokulda hep çizdiğimden hani arkada dağlar, ortasından akan bir dere, kenarda bir ev, bir ağaç... Kaldırımdaki ağacı düşünüyorum, üzerine düşen her damlada yapraklarının nasıl hareket ettiğini. Yukarı aşağı, rüzgarla sağa sola. Karşı evin üst katından birinin pencereden dışarı baktığını düşünüyorum elinde bir fincanla. Biri yaklaşıyor sağ omzu üzerinden, ona ağacın yaprakları üzerine düşen damlaları gösteriyor fincanı tutmadığı eliyle. Bir araba geçiyor sokaktan sesini duyuyorum, sileceklerinin hangi hızda hareket ettiğini düşünüyorum. Cesaret edemiyorum jaluziyi kaldırıp bakmaya hatta aralamaya. Kaldırsam baksam belki de yağmur değil yağan. Yağmur değilse ne peki? Bu ses başka neye ait olabilir ki? Cesaret edemiyorum. Yağmur bitene kadar jaluziyi kapalı kalmalı.
Ve sen cama vurup durma lütfen.

2 yorum:

zeynep dedi ki...

Yazının başından sonuna, "açtım jaluziyi, hatta yanağımı dayadım cama, canım serinliği, damla seslerinin yüzüme vuruşunu hissettim." demeni bekledim seyyarat:)

Çok güzeldi...

seyyarat dedi ki...

Zeynep bende bu hikayenin başından sonuna o cesareti bulmayı bekledim. Olmadı.