12 Ekim 2009 Pazartesi

Fotoğrafçı

"Ben yıllardır bu işi yapıyorum, çok da başarılıyım. Tanıdığın ünlülerin yarısı benimle çalışmıştır, çok da memnun kaldılar" gibi cümleler kurdu. O ise bir yerden sonra "e madem öyle benimle çalışma ısrarın neden" diye düşündü kaçırdı gerisini. Fotoğrafçı benzer cümlelerle kendini överken arada talimatlar veriyordu. Pencere önüne geçmesini istedi. "Şaka mı bu?" diye düşündü. Fotoğrafçıya güvenmekle bir şey söylemek arasında kaldı. Fotoğrafçının özgüveni kazandı ve sesini çıkarmadı. 
Pencere önüne geçti. Ne dediyse fotoğrafçı yaptı. Eline aldığı fotoğraflar şimdiye kadar yaşadıklarından hiç farklı değildi. Karanlık, detaylardan yoksun, yüzünde ne olacak endişesiyle yarım kalmış sahte gülümsemeler.
Fotoğrafçı yaptığı işten memnun, cebini doldurmuş olarak çıkıyordu kapıdan. O ise arkasından bakamadı bile. Doğru olabileceğini düşündü.Davetsiz gelmiş, kendini övmüş kabul ettirmiş, bu berbat fotoğrafları çekip istediklerini alıp giden fotoğrafçının her karesiyle o fotoğrafların ruhunu yavaş yavaş parça parça çalıp götürdüğünü düşündü.

2 yorum:

UÇURTMA;) dedi ki...

Seyyerat, yazının farklı bir dokusu vardı, sanki gittim ve ordaydım bütün övünmeleri sakince dinledim.
Belki de öyleydi:)

seyyarat dedi ki...

Bu fotoğrafçılar her yerdeymiş bu günlerde diye duydum Uçurtma. Ondandır :)