12 Şubat 2009 Perşembe

Kendimize hüzünler icad ettik, Avunamadık; Yoksa biz... Biz bu dünyadan değil miydik?*

T'nin nişanının etkileri devam ediyor. Kendisinin sevinçe verdiği haberden sonra S ben hayatımızı sorgulamış şükrettiğimiz şeylerin yemekte çıkan fasulye, öğrenilen yeni birşey gibi romantizmden uzaklığını görmüştük. Ben dehşete kapıldım S ne yaptı bilmem.
Geçen hafta bir konferans öncesinde farkında olmadan Peter Berger'la 20 dakika muhabbet etmiştik. Bildiğiniz muhabbet, hani böyle enseye el atacak kıvamdaydık. Onun o olduğunu öğrenince saçma bir heyecan kaplamıştı içimi. O gün bir Amerikalı arkadaşıma bunu anlattım baksana bir ayağı çukurda (nasıl dedin onu gibi bir soru gelmesin lütfen) Peter Berger'la tanıştığım için havalara uçuyorum bu kadar uzak romantizmden hayatım diye. O da evli biri olarak "Aman nasılsa o heyecan evlenince geçiyor" dedi. Yani en azından birşeylere karşı heyecan duyabiliyormuşum bu iyi birşeymiş.
Bugün de bizzat Peter Berger konuşacaktı. Geldi yanıma oturdu başlyana kadar benimle ilgilendi. Başka kimseyle konuşmadı. Yanına tanışmak için gelen bir doktora öğrencisini sallamadı. Soru cevap kısmında bana dönüp sen ne diyorsun diye sorarak kem küm diye kalmama sebep oldu tamam ama çok ilgiliydi. Çok mutlu oldum. Zaten uzun zaman sonra hava güzel diye uçmakta idim üstüne bu olunca manasız bir sırıtışla devam ettim güne. Hatta öğleden sonra derste bana birşey soran hocaya yes gibi anlaşılabilir bir cevap vermek yerine ellerimi çenemden ayırmadan hıhı dedim. Biraz daha Amerikan versiyonunu dedim :) Zahmet edip devam etmedim bile.
Bir de dondurmalarda indirim vardı :)
Yarın da düşünürken heyecan duyduğum bir görüşmem ve bir programım var. Tamam küçük şeylerle mutlu olmak iyidir böyle öğrendik de abartıyor muyum ne??

Hiç yorum yok: