1 Aralık 2010 Çarşamba

Geldik gidiyoruz

Bizim eşyaya ve hadiselere yüklediğimiz anlam onların pahasının ötesindedir. Kaybettiğiniz şey sadece ipod olsa, toplu taşıma işine bakanları hayattan bezdirecek kadar ısrarcı olmazsınız. Kek yandı diye oturup ağlamazsınız. Ona yapılmadıkça kek yanmasına ağlanacak bir şey değildir. O şalı hiç kimseye vermeyi düşünmezsiniz. Ona bu kadar yakıştığını görmezseniz. "Hadi çay içeyim seninle." demezsiniz. Çünkü çay pek de sevdiğiniz bir şey değildir ve yanında sevdiğiniz biri olmadıkça içemezsiniz.

Bir şehrin tepeden ve güzelliğini hiç göstermeyen görüntülerine de iç geçirerek bakmazsınız biri size onları böyle göndermezse. Yaşlanıyor olmak sizi üzmez boşa geçirdiğinizi düşünmeseniz bunca zamanı. Orada soğuk diye siz de üşümezsiniz.

*Benim de yok orada fotoğrafım. 

**Bir de bu

Hiç yorum yok: