27 Nisan 2010 Salı

Bir parça

"Böyle Ankara İlahiyat Fakültesi'ne kayıt yaptırıyor. Yıl 1965. Henüz öğrenci olayları başlamamıştır, ama özellikle İslam Tarihi derslerinde İmam Hatip okulu çıkışlı öğrencilerle hocalar arasında tartışmalar olmaktadır. Öğrencilerin "İslam tarihini saptırıyorsunuz, hakikatler böyle değil" itirazlarına hocaların cevabı gerçek otoritenin kendileri olduğu, bir ilahiyat profesörünün her şeyi çok daha iyi bildiği şeklindedir. En yoğun tartışmalar Doç. Dr. Neşet Çağatay, Doç. Dr. Bahriye Üçok, Prof. Dr. Hüseyin Gazi Yurdaydın'ın derslerinde olmaktadır.
İlahiyat Fakültesi'nde sadece on on beş tane kız öğrenci vardır. Kızların bazıları Kuran dersinde başlarını örtüp ders biter bitmez başını açmaktadır, fakat okulun umumi havasının diğer fakültelerden çok farkı yoktur. Diğer fakültelerde olduğu gibi İlahiyat Fakültesi'nde de mini etek giyen kızlar vardır.
Leyla üçüncü sınıfa geldiğinde okullarında milad sayılabilecek bir olay olur. Hatice Babacan adlı kız öğrenci baş örtüsü ile okuyamadığı için ODTÜ'den ayrılarak kaydını Ankara İlahiyat Fakültesi'ne aldırmıştır.
Hatice Babacan'ın başörütüsüne özellikle üç hoca karşı çıkar: Neşet Çağatay, Bahriye Üçok ve Hüseyin Gazi Yurdaydın. Hatice Babacan bir odaya alınarak kendisinin dikkat çekmek için böyle giyindiği, yeterince dikkat çektiğine göre artık başını açması gerektiği yolunda telkinlerde bulunurlar.
Üç hocanın hakarete varan tutum ve davranışlarından Hatice Babacan çok etkilenmiş olmalı ki bayılır. Okula ambulans gelir. Ambulans, öğrencinin akli dengesinin yerinde olmadığının ispatı omak üzere bir kliniğe yönlendirilir. Burada Hatice Babacan'a akli melekelerinin sağlam olmadığı yolunda rapor verilir. Söz konusu rapor İstanbul'dan alınan "üstün zekalı" raporuyla öğrencinin kendisi tarafından çürütülür.
Erkek öğrenciler dini bilgiler vermesi gereken bir okulda dini bir tutum sergileyen Hatice Babacan'ın maruz kaldığı şiddetten çok etkilenirler ve boykota başlarlar. Ankara İlahiyat Fakültesi'nde öğrenciler ikiye ayrılırlar. "Türkçüler" ve "Arapçılar" olarak. Başörtüsünü savunan gruba "Arapçılar" adı takılmıştır. Okulda başlayan tartışmalar yurtlara kadar sıçramış ve yurttaki tartışmalardan birinde Ruhi adında bir ilahiyat öğrencisi bıçaklanarak öldürülmüştür. Yıl 1968'dir ve ölüm orucuna başlayan iki genç, okulla ilgili bazı isteklerin yanı sıra okuldan kaydı silinen Hatice Babacan'ın okula tekrar gelmesini de talep etmektedir. Ölüm orucu neticesinde taleplerden bazıları karşılanmakla birlikte Hatice Babacan'ın okula tekrar kaydının yapılması talebi olumlu karşılanmaz ve Ankara İlahiyat Fakültesi'nin ilk başörtülü öğrencisi okuldan atılır."

Fatma Karabıyık Barbarosoğlu- Cumhuriyet'in Dindar Kadınları 212-214
Kitabın tamamına dair bir şeyler burada.

Hiç yorum yok: