12 Mart 2010 Cuma

Gülümse, çekiyorum

Dün akşam yine anlatacak bir sürü hikayem vardı dinlemeye hiç de hevesli olmayan arkadaşlarıma. Sıkılmış olacaklar ki hikayelerimden üst üste birkaç defa "Anlamıyorum neden hep seni buluyorlar? Kimse bizimle konuşmuyor otobüste trende." dediler.
Anlatmaya önce suratınızda bu ifadeyle bakarsanız konuşmazlar diye başladım daha açıklayıcı olsun diye. Temel sebep ise benim yüzümdeki ifade diye düşünüyorum. Zira hayatımda hiç gülümseyişime dair aldığım iltifatlar kadar  güzel söz duymamışımdır başka konuda.
Otobüste bir elimde Kuran meali bir elimde Eski Ahit hararetle sayfaları karıştırıyorum. Bir adam geliyor biniyor o sırada otobüse bana bakıyor, gülümsüyoruz, yanıma gelip ne okuduğumu soruyor. Hiç garipsemiyorum, anlatıyorum. Bir süre sonra müzik çalarımda İsmail YK çalmaya başlayınca ben gülmeye başlıyorum. Yandaki koltuktan uzanıp soruyor: "Ne o ilginç bir şey mi buldun?"

Ben de Amerikalılar gibi yanımda sandviç taşıdığım zamanlardan birinde tam açmış sandviçimi iştahla yerken biriyle göz göze geliyoruz, gülümsüyoruz. Yanıma geliyor, "Ne kadar güzel görünüyor içinde ne var?" diyor. Sonra önce sandviçlerden, yemeklerden ardından ne varsa ondan konuşmaya başlıyoruz.

Otobüs durağında bekliyor gelen geçen bütün otobüslere benim bineceğim otobüs mü diye merakla bakıyorum. Bir adam geliyor "57'yi kaçırdım. Sonraki ne zaman gelecek acaba?" diyor. 15 dakikadan bahsediyorum birden garip sesler çıkarıyor. "Bu sesten çok da memnun olmadığımı anlarsın sanırım" diyor. Gülüyorum tekrar edince birkaç kez. Sonra İran'dan, Irak'tan, Türkiye'nin problemlerinden, Amerika'daki sağlık politikasından bahsediyor. Gülümsüyorum.

Otobüse binip tekerlikli sandalyeleriyle oturmaya çalıyor öndeki koltuklara. Otobüsteki herkesi gözden geçiriyor. Bende karar kılıyor ve kağıt mendilim olup olmadığını soruyor. Yanına gidip veriyorum. Çok teşekkür ediyor.

Sinemaya gidiyormuş. Film için çok heyecanlıymış. Bana soruyor sen seyrettin mi diye. Sonra konuşmaya başlıyoruz bir sürü şeyden. En çok da birlikte yaşamaktan.

Aldığım sütün parasını ödemek için kasaya gidiyorum. Konuşuyorlar aralarında. Biri hep aynı renkleri giydiğinden ama bazı renklerin ona yakışmadığından bahsediyor. Bana bakıyor o sırada, gülümsüyorum. Mor ne kadar da yakışmış sana diyor. Teşekkür ederiyorum, ona da mavinin çok yakışacağını düşündüğümü söylüyorum.

Yine markette kahvaltılık gevreklere bakıyorum. Göz göze geliyoruz. Sonra bana dönüp gevreklerle ilgili bilmem gereken gerçekleri anlatıyor bir bir. Süte de dikkat et diyor.

Bazen de okulda beni hindiler, köpekler, sincaplar kovalıyor. Sokakta ise kediler. Bunun konumuzla bir ilgisi yok.

7 yorum:

kibrit kutusu dedi ki...

bana da öyle oluyor. gülümsemek galiba anahtar gibi birşey. beni daha çok köpekler kovalıyor ya da takip ediyor. bir keresinde beni uslu uslu takip eden bir köpek kendisinden kurtulmak için minibüse bindiğimde peşimden minibüse binmeye kalkmıştı. bir keresinde de beni kovalayan bir köpek yolun karşı tarafına geçip bir kolonun arkasına saklandığım halde (göz ucuyla şöyle bir baktığımda) karşıya geçmek için arabalardan fırsat kollamaya çalışıyordu. gülümsemenin köpekler üzerinde bir etkisi olduğunu sanmıyorum ama belki de vardır. kim bilir...

seyyarat dedi ki...

Köpekler ve dahi diğer hayvanlar bunu bana gülümsediğim için yapıyor olamaz. Hemen bırakmalıyım eğer öyleyse bu gülümseme işini.

aglea dedi ki...

daha geçen gün, her defasında sitenin dış kapısında karşılayıp, hatta sevgiyle üstüme üstüme koşan komşunun sevimli köpeğiyle en asık suratlı, ciddi yüz ifademle, işaret parmağımı kaldırarak konuşmak zorunda kaldım. "bak body, seni uzaktan sevmek istiyorum. sakın bi' daha bu kadar yanıma yaklaşma ve bana dokunma e mi canım!" şeklinde. sonra gülmemek için kendimi zor tutarak uzaklaştım. şimdi uzaktan seyrediyor. bakalım... yalnız insanlarla durumum daha farklı seyyarat ya. anlattığın gibi sohbetler, sempatik diyaloglar yaşamıyorum. insanlar beni hatta soğuk buluyorlar.

seyyarat dedi ki...

Sevgiyle üstüne koşmak... Bana hiç öyle olmadı yalnız. Gayet de kovalıyorlar.

İnsanlar ise bazen olduğumdan daha sıcak bulabiliyor sanırım. Ben o zaman durup soruyorum bir dakika ben sana bu hakkı ne zaman verdim diye.

evli adam dedi ki...

bu posta ve yorumlarından çıkan sonuç şudur; köpekler seyyarat ve aglea yı seviyor. ben onu anladım. bir de blog sahibi hanım, benim anlamadığım bir konuda akademik bir şeyler yapıyor.

agleanın işaret parmağını sallayarak köpekle konuşması ise hiç inandırıcı değil. sert olmayı becerebilecek bir yapısı yok kendisinin. köpeğin şaşkın bir anına denk gelmiştir muhtemelen.

seyyarat dedi ki...

Bence köpekler Aglea'yı seviyor fakat hiçbir hayvan beni sevmiyor. Zira hiç sevgilerini göremedim. Blog sahibi kendisinin de anlamadığı şeyler yapıyor. Bazen ben ne yapıyorum yahu diyor, cevapsız kalıyor.

Bence Aglea zaten köpeğe sert davranmamış onu duygusal olarak tehdit etmiş.

Adsız dedi ki...

o gülümsemeye herkes gelir tabi