18 Aralık 2009 Cuma

Kimse Suçlu Değil Aslında

Ne yağmura ne iliklerine kadar donduran rüzgara aldırış etti. Hissetmesini engelleyen bir şey vardı sanki. Soluklanmak için bir duvara yaslandığında paltolarına rağmen kollarını kenetlemiş yahut ellerine ceplerine sokmuş, varsa şemsiyelerini açmış rüzgar uçurmasın, kırmasın diye uğraşarak koşar adım yürüyenlere baktı. Gözlerini indirip ince, önü kapatılmamış ceketinin rüzgarda nasıl uçtuğuna baktı sonra. Islak duvara dayadığı sağ eline sol elini değdirdi. Önce soğuktan hissizleştiğini düşünse, geçeceğine inanmak istese de telaşa kapıldı. Koşmaya devam etti. Aslında o öyle sandı. Tek yaptığı akıp giden zamanın içinde durmak, gelip geçenlere bakmaktı. Kime elini uzatsa dokunamıyor, kime seslense duyuramıyordu. Sesinin çıkmadığını hiç düşünmedi. Çığlık atıyor hatta ağlıyordu. Kimse, hiç kimse dönüp bakmadı. 
Yere çöktü, sakin olması gerektiğini kendine telkin ederken saçının gözünün önüne düşmediğini fark etti. Görmesini engelleyecek kadar gözünün önünde duran saçların yokluğuyla ancak yaşadıklarının gerçek olmadığını anladı.
Etrafına baktı, yerden sakince kalktı, nefes aldı ve koşmaya başladı.

Hiç yorum yok: