12 Aralık 2009 Cumartesi

Kaktüs

Susuzluğumuzun müsebbibi ne uzun süredir kana kana içebileceğimiz bir su bulamamamız ne de kavurucu güneş altında yol almamızdı. Susuzluğumuz gördüğümüz bütün pınarların, kaynakların hayalimizdeki gibi, rüyamızda görüp de yola çıktığımız gibi olmayışındandı.
Susuzduk ve hep susuz kalacaktık. Dudaklarımız çoktan çatlamış, ağzımız kurumuştu. Şimdi yavaş yavaş içimizin kuruduğunu hissediyor elimizi kaldıracak, birbirimize seslenecek mecali bulamıyorduk. Karnımızda başlayıp her yanımıza yayılan bu acı en çok vicdanımızda kalacak gibi duruyordu. İçimizden o suyu bulursak önce bir diğerimize vereceğimizi geçiriyor, yalanımıza içtenlikle inanıyorduk. Yalanımız ki tek umudumuzdu elimizde kalanlara dair.

Hiç yorum yok: